Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"1925'te bir yaz günüydü. İzmir'de Kordonboyu'nda, Atatürk'e tahsis edilen evin mermer sofrasında büyücek bir sofra etrafında toplanmıştık. İçiliyor ve konuşuluyordu. Kordon üzerindeki kapılar ve pencereler açıktı. Halk üst üste yığılmış, içeriyi ve bizi seyrediyordu. Başyaver Binbaşı Rasuhi kalktı, pencereleri ve kapıyı kapattırdı. Gazi Mustafa Kemal, niçin kapatıldığını sordu. Halk bakıyor da onun için dediler. Gazi, kapıların ve pencerelerin kanatlarını açtırdı ve sofrayı kapıya yaklaştırttı. Kadehini birkaç defa kaldırdı. Halkın şerefine içti. Dışarıda bir alkış tufanıdır koptu. Vakit ilerledikçe halk dağılmaya başladı. Nihayet kimse kalmadı. Paşa 'Rasuhi Bey,' dedi. 'Haydi şimdi davet edelim bakalım kimse gelir mi? Halkın seyrinden, merakından de­ğil, alakasızlığından, küskünlüğünden korkmalı. Şimdi onlara Mustafa Kemal içiyor, sarhoşun biridir derlerse, evet, biz onu gördük, başka neyi, ne günahı var, bize onu söyleyin derler. Ve beni müdafaa ederler!' demişti."
"Nükte ve Fıkralarla Atatürk", Niyazi Ahmet Banoğlu, sayfa 127Kitabı okudu
Paşam kızmakta haklı. Meydan soysuz dolu.
Karşı duvarda Atatürk'le Fevzi Çakmak'ın resimleri vardı. Onlara bakarak başka şeylere daldı: "Kemal Paşa da bize kızmış ki, sert bakıyor bugün.Asker elbisesi adama yaraşır ama, böy­le mi yaraşır yahu!"
Sayfa 40 - İthaki Yayınları.
Reklam
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Avrupalılar 10. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar 500 yıl boyunca Müslümanlardan bilim aldılar. Sonra Müslümanlarda duraklama, yavaşlama, sonra da gerileme dönemi başladı. İslam dünyası böyle gerilerken, İslam dünyasından gelen kitaplarla donanan Avrupa’da yeni bir dönem başladı. Bundan sonra Avrupalılar kendilerini İslam dünyasından üstün görmeye
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Çingeneler/kıptiler kısmı...
Delik deşik duvarlardan her yan görünüyordu. Gözlerini tahtaların aralığına uydurarak yeni yapılan gecekondulara baktı. Kara sarımtırak renkli genç, güzel bir Çingene karısının ilk kondunun arkasında iki üç yaşındaki cılız erkek çocuğuna çiş ettirişini seyretti. Kadıncağızın söylediği bir iki söz hemen Çingeneliğini ele vermişti. Şahika: —
Sayfa 180 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Benim ilk Avrupa seyahatim baştan başa bir kepazeliktir. Bu, Meşrutiyet ilânından hemen biraz sonra idi. Binbaşı Salâhaddin Bey isminde bir arkadaşla Paris'e gitmeye karar vermiştik (1910). İlk işimiz, -o zamana kadar hiç sivil giyinmediğimiz için- bir hazır esvap mağazasına koşmak oldu. Gerçi, böyle bir yolculuk için lâzım olan
Sayfa 28 - Ebabil YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk’ü ağlarken tarih çok ender tespit etmiştir. 25 yıllık araştırmacıyım, 7 tespitim oldu. İlki Çanakkale’de topçu atışımız başladığı sırada döktüğü gözyaşıdır, bir diğeri ise hepimizin bildiği bir hikâye ama ben yine de anlatacağım. O günün Ankara’sı kurak, çorak bir köy. Çankaya’dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış. Atatürk o iğde ağacının önünden geçişlerinde arabasını durdururmuş, inermiş ve o iğde ağacına selam verirmiş. “Aman demişler paşam ne yapıyorsunuz böyle?”, “E, o demiş yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var “. Yani “Niye şaşırıyorsunuz?” der gibiymiş. Ve bir gün yanında bulunan arkadaşına “İşte bu benim…” derken bir de bakıyor ağaç yok ortada hemen iniyor “Ne yaptınız bu ağaca” diyor. “Paşam” diyorlar “Yolu genişletmek için mecburduk kestik o ağacı”. “Yahu diyor bi tek bana sorsaydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum” diyor. Daha fazla dayanamıyor, arabasına biniyor, şoförünün ve arkadaşının gözü önünde hüngür, hüngür ağlamaya başlıyor. Bir tek iğde ağacı için mi dersiniz? Hayır. Çok zor şartlarda kurtardığı bu topraklarda yetişen bir canlıdır ve lideri olduğu için de bu toprakların da o iğde ağacının da sorumluluğu Mustafa Kemal’in omuzlarındadır da onun için. Kaynak: Prof. İlknur Güntürkün Kalıpçı, “Bize Anlatılmayan Atatürk” adlı yazısından.
270 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
KİTAP TAVSİYEM "Bozkırdaki Ağaç" Alıntılar _Cumhuriyetle saltanat ve halifelik ortadan kalktı. _Atatürk'ün ulusçuluk anlayışı,ırkçılığı reddeden,hümanizme dayalı ve kader birliği etme saiklerini öne çıkarır. _Köy Enstitüleri,Mustafa Kemal Atatürk'ün "Kültür Devrimi" vizyonudur ve o vizyonun kökü bu
Bozkırdaki Ağaç
Bozkırdaki AğaçCem Bağcı · Librum Kitap · 202224 okunma
596 syf.
10/10 puan verdi
Kitaba başlamadan önce Azerbaycan'ı Amerikalı bir gazetecinin gözünden göreceğimizi düşünmüştüm. Bu yüzden Sovyet karşıtı bir bakışla her şeyiyle adım adım eleştirilen bir Azerbaycan okuyacağımı düşündüm fakat gördüğüm panorama beni benden aldı. Yazar, benim sandığım Amerikalı gazeteci imajından çok uzaktı. Eser, yazarın Sovyetlerin son
Azerbaycan Günlüğü
Azerbaycan GünlüğüThomas Goltz · Teas Press Yayınları · 201812 okunma
Reklam
"Karşı duvarda Atatürk'le Fevzi Çakmak'ın resimleri vardı. Onlara bakarak başka şeylere daldı: Kemal Paşa da bize kızmış ki, sert bakıyor bugün.... Asker elbisesi adama yaraşır ama, böyle mi yaraşır yahu !"
Sayfa 42 - Bilgi BasımeviKitabı okudu
480 syf.
·
Puan vermedi
‘’Büyük adamların pek azı böyledirler; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenirler. Bizim özlediğimiz gibi…’’ Kitap Atatürk’ün Samsun’a çıkışından vefatına kadarki sürece değiniyor. Geçen sene Nutuk okumuştum, oradaki konulara biraz daha genel çerçeveden bakıyor. Nutuk okuduğumda kafama oturmamış pek çok şey vardı. Bu kitap ile biraz daha oturduğunu söyleyebilirim. Tarih ile ilgili yazılar okumaktan çok çekinirim, bir yazının objektif olup olmadığını ayırt edememekten çekindiğim için. İlber Ortaylı, kendi görüşü dışındaki görüşlerden de bahsediyor ve neden bize o görüşe değil de bu görüşe sahip olduğunu açıklıyor. Bu anlamda bana güven vermiş oldu. Beni tarih alanında daha çok okumaya heveslendirdi. Kitabın içinde atıf yaptığı diğer kitaplar bende merak uyandırdı. Bu anlamda, tarih alanında giriş seviye olduğunuzu düşünüyorsanız, okumanızı tavsiye ederim.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 201811,3bin okunma
Atatürk’ten thug life.
Şeyh Sait'in torunlarından Melik Fırat anlatıyor; dinliyorum: Sevdiğim Paşalardan Hatip Bey, Atatürk'ün huzuruna çıkıyor. Şeyh Sait'e karşı hükümet ile işbirliği yapmış; ama o da sürülmüş. Atatürk'e çıkıp, derdini anlatacak. Binbir güçlükle huzura ulaşıyor. Kapıdan içeri girince, bakıyor; Atatürk, elini şakağına koymuş, bir noktaya bakmış, düşünüyor. Diyor ki: Paşam, biliyorsunuz, size bağlılığımı ve saygımı. Biz, sizinle Şeyh Sait'e vurduk; onlar bizden öldürdü, biz onlardan öldürdük. Şimdi bizi assan, bize ağır gelmez, fakat, sen bizi onlarla bir yaptın. Sürdün. Bu ağırımıza gittiği için sana geldik. Mustafa Kemal: Hatip Bey, sen akıllı bir adamsın. Bir insan ki, milletine hayındır; ondan bir hayır gelmez... diyor. «Hadi gidin»> diyor. Kovuyor.
Sayfa 173 - Tekin Yayınevi
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.